Tüm Zamanların Hatırına Sarayda Bir Fincan Kahve kitabını okurken her
bölüm başında değişik kahveleri tatma arzusu duydum.
Kahve ve
kahvehaneler, bizim kültürümüzde çok önemli bir yer tutarlar.
Eskiden
evin aile reisleri -ki sanırım hâlâ bu alışkanlığa sahip insanlar
vardır- “kahveye gidiyorum,” deyip evden ayrılırlar ve kahvehanede
arkadaşlarıyla buluşurlardı.
Kahveyi severim de kahvehaneleri pek
sevmem, ben pastaneciyim.
Kahvehaneler erkeklerin buluşma yeridir, başından
beri o mekânlana kadınlar uğrayamazlar, ortaya çıkışından bir süre sonra
içeriği değişen kahvehanelerde erkekler oyun oynar olmuşlardı.
Ben
ise, o oyunları da bilmediğimden hep kahvelerden uzak durdum.
Ancak, a
dergisi’ni çıkarırken Yenikapı’da Kemal Bey’in Kahvesi’nde buluşurduk.
1950
Kuşağı’nın önemli mekânlarından biriydi.
O kahveyi, o kahveye
gelerleri, toplananları Münir Göker, Yenikapı Hikâyeleri kitabında
yazdı.
Orhan Kemal Nuruosmaniye’deki İkbal Kahvesi’nde otururdu,
orayı da Nurer Uğurlu, İkbal Kahvesi kitabında yazdı.
Tanıtacağım
kitaptaki inceleme başlıklarını okuduğunuzda, kahve konusunda epeyce
ayrıntılı bilgi bulacağınızı fark edeceksiniz.
Bu yazılarda kahvenin
tarihinden tarih boyunca cezve çeşitlerine, fincanına kadar her türlü
ayrıntıyı da okuyacaksınız.
Çekirdekten Fincana: Bir Yudum Kahve Kırk
Yıllık Hatır, Gül Fatma Koz; 19. Yüzyıl Osmanlı Sarayı’nda Kahve İkram
Töreni, Ayça Özer Demirli - Nurten Öztürk; Sosyalleşme Sürecine Yön
Veren Kahvehaneler ve Mimarileri, Gökşen Birincioğlu; Sufi
Meclislerinden Kahvehanelere, Gökçe Demiray; Kahvehanelerin Kültürel
Yaşamdaki Rolü, Ceylan Aydın; Sultanların Topkapı Sarayı’ndaki Kahve
Fincanları, Ömür Tufan; Osmanlı Saray Hazinesi’nden Fincan Zarfları,
Emine Bilirgen; Türk Kahvesini Çevreleyen Nesnelerin Tasarımı ve
Sembolik Anlamları Üzerine Notlar, Gülnâme Turan - Ahmet Zeki Turan;
Kırk Yıl Hatırı olan Tasarımlar, Nazlı Eda Noyan; Katalog; Sözlük.
Türk
kahvesine olan ilginin nisbeten azaldığı ve başka lezzetlerdeki
kahvelerin, fastfood anlayışında tüketilen kahvelerin öne geçtiği bir
döneme girdiğimiz kanaatindeyim.
Buyük bir uluslararası şirketin
tabelasını aynı caddede beş ayrı yerde görüyorsam ve bunların içinin de
azımsanmayacak kalabalıkta olduğuna tesadüf ediyorsam. Ne yazık ki
yanılmadığımı söylemem gerekiyor. Şahsen Türk kahvesinin kıymetinin
bilinmemesi açısından üzücü buluyorum.
Eskiden kahveyi hazır
paketlerden almazdım, kimse almazdı.
Eminönü’ne gider Tahmis
Sokağı’ndaki Kurukahveci Mehmet Efendi ve Mahdumları’ndan alırdık.Taze
çektirirdik.
O sakağa giridiğimde, birdenbire ortalığı mis gibi
kavrulmuş kahve kokusu sarardı, üstelik az kavrulmuş, çok kavrulmuş gibi
de bir seçim yapabilirdik.
Evlerdeki pirinç kahve değirmenlerinde
öğütülen kahveler de yine evde kavrulurdu.
Çiğ kahve alınır, zevke göre kavrulma
derecesi tayin edilirdi.
Masa üstü değirmenini de gördüm.
Şimdi de
evimde elektrikli bir değirmenim var.
İncelemeler içinde, birkaçı
benim fazlasıyla ilgimi çekti.
Bunlardan biri Ceylân Aydın’ın
Kahvehanelerin Kültürel Yaşamdaki Rolü, diğeri de Nazlı Eda Noyan’ın
Kırk Yıl Hatırı Olan Tasarımlar yazısı.
O yazının içinde, İhap
Hulusi’nin kahve reklamının da güzelliğini belirtmeye gerek yok.
Kütüphanenizi
şenlendirecek bir kitap.
(Tüm Zamanların Hatırına Sarayda Bir Fincan
Kahve, Yayına Hazırlayan: Ayça Özer Demirli, Nurten Öztürk, TBMM Milli
Saraylar Yayınları)
KİTAPTAN
Yasaktan geleneğe
Kahve
mucizelerle dolu bir bitkidir... Dalından koparıldığında ıslak bir
çekirdekken, çeşitli işlemlerden geçerek mis gibi kokusu ile farklı
anların vazgeçilmez bir parçası haline gelmiş, zaman içerisinde bölgeden
bölgeye değişmekle birlikte kendine has bir yaygınlık kazanmıştır.
Toplumsal değişmelere bağlı olarak farklı niteliklerde de olsa kahve
içme alışkanlığı dünyanın her yerinde görülen bir etkinliğe dönüşmüş,
tartışmalı bir içecek olarak girdiği gündelik hayatın merkezine
oturmuştur. Önceleri dini açıdan haram olduğu gerekçesiyle yasaklanan
kahve, sonraları kârlı bir ürüne dönüşmesi sebebiyle ülkelerin
paylaşamadığı bir ürün haline gelmiştir. Osmanlı İmparatorluğu’nun
kültürel dokusunun bir parçası olan kahve, tarihsel süreç içerisinde pek
çok olayı ve olguyu da beraberinde getirmiytir. Kahvehanelerin
çoğalması ve kahvehanelerde oluşan çeşitli gruplar zsayesinde bu kültür
farklı kesimlere ulaşabilmiştir. Aleyhinde pek çok olumsuz hikâye,
söylenti, yorumlar ve dinî engeller çıkmasına rağmen, “kahve” ve
“kahvehane” gün geçtikçe gerek Osmanlı İmparatorluğu’nda gerekse Batı’da
vazgeçilmez bir alışkanlık halini almış, giderek bir gelenek ve kurum
haline gelmiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder